Pervane

Deniz ‘in bu teklifine düşündüğü gibi sıcak bakması ve hemen kabul etmesinden hemen ardından grupta yer alacak diğer iki müzisyen konusunda da mutabık kaldılar. Bu iki müzisyen Liselerarası Müzik Yarışması’nda üst üste iki sene sıra ile “En İyi Müzisyen” ödülünü kazanan Bas Gitarist Eda KULAKAÇ ve Davulda Burak TOZKOPARAN idi.

Bu iki genç müzisyen bu teklifi olumlu karşılayınca artık çalışmalara başlayabilirlerdi.

PERVANE’nin Long Play’den oldukça büyük bir farkı olacaktı.

Longplay sadece 1960’lı yılların popüler şarkılarından oluşan bir liste ile konserlerini verirken PERVANE’de ağırlık Olcayto Ahmet Tuğsuz’un yeni bestelerine verilecekti. Bu amaçla da ilk olarak bu yeni bestelerin provalarına başlandı.

İlginç bir biçimde de her şarkının provası sadece birkaç kez yapıldıktan sonra son halini aldı.

Kimya tutmuştu.

Bu provalarda Eda ve Burak seçimlerinin ne kadar doğru olduğu da hemen anlaşıldı.

Bestelerin son halini almasından sonra Tuğsuz’un konserlerde bu besteler ile birlikte yer vermek üzere seçtiği 60’lı yılların popüler şarkılarının provalarına geçildi.

Grup insani ilişkiler açısından da büyük uyum gösterdi. Birlikte olmaktan büyük keyif alındığı için provalar bir zorunluktan ziyade mutlu buluşmalara dönüştü. Öncesinde ve sonrasında mutlaka birlkte bir bir “cafe” de oturuldu, sohbetler yapıldı.

Oldukça kısa sayılabilecek bir süre sonrasında tüm şarkılar bir konser vermek için hazır hale gelince artık ilk sahne performanslarının nerede yapılacağı konusu önem kazanmaya başladı.

Seyyal Taner’in daveti ile Osmantan ERKIR’ın Beşiktaş’ta işletmecisi olduğu SAHNE BEŞİKTAŞ adlı mekânda sahneye koyduğu ASPAVA adlı bir doğaçlama oyunu izlemeye giden Olcayto Ahmet Tuğsuz mekâna hayran kaldı ve Erkır ile hemen bir sözleşme imzalanarak 8, 15,22 ve 29 Nisan 2013 tarihlerinde PERVANE bu mekânda dört konser verdi.

Böylece Hayal Kahvesi, Mojo, Urban Bug, Monc Live gibi İstanbul’un en popüler mekanlarındaki konser dizileri başladı.

Pervane Konserlerinin Afişleri

PERVANE için artık tek eksik bir albümdü.

Olcayto Ahmet Tuğsuz bunun için de Serhat Hacıpaşalıoğlu ile yıllardır müzik kayıtları yaptıkları Brüksel’deki Piste Rouge stüdyosunu seçti.

Böylelikle hem kayıt kalitesi çok daha yüksek olacak hem de tahmin edilenin aksine iyi ilişkilerini de kullanarak maliyeti çok daha düşük tutabilecekti.

Tek bir sorun vardı o da kayıtların PERVANE’nin “sound” u ile nasıl uyum sağlayacağı.

Bunun çözümünü de yakın arkadaşı Eric Renwart’a prova kayıtlarını göndererek ve müzisyenler ile bunların üstünde çalışmalarını isteyerek buldu.

Gerçekten de stüdyodan çıktığında elinde PERVANE’nin provalarda ve konserlerde yaptığı müzik ile bire bir uyumlu bir kayıt vardı.

Bu aşamada klip çekimine geçildi. Cenkhan ALKAYA’nın yönetmenliğini yaptığı ve Gülsün Sami ile Ali Sayar’ın işletmesini yaptıkları 1841 adlı mekânda çekilen klipte PERVANE elemanları yanında Tuğsuz’un yakın arkadaşı ve Türkiye’nin en önde gelen mankenlerinden Sema ŞİMŞEK de rol aldı.

CD Avrupa Müzik etiketi ile piyasaya çıktıktan ve PERVANE ile Olcayto Ahmet Tuğsuz Mesut Yar’ın CNN’de yayınlanan Laf Lafı Açar ve Erhan KONUK’un popüler radyo programı Pop Stüdyosu’nda yer aldıktan sonra Pervane’nin tanınırlığı iyice arttı.

Hemen arkasından dönemin prestijli kanalı NTV’de yayınlanan AKUSTİKHANE adlı programda canlı bir performans yaptılar.

Ne var ki hızla gelişen bu başarılı süreç devam ederken Olcayto Ahmet Tuğsuz’un Serhat Hacıpaşalıoğlu ile dünya pazarları için yaptığı ve önce dünya listelerine girmelerine daha sonra da 2016 Eurovision Şarkı Yarışması’nda San Marino ‘yu temsil etmelerine kadar giden çalışmalar da semeresini vermeye başlamıştı.

Deniz Tuzcuoğlu ile birlikte Alen Konakoğlu’nun stüdyosunda PERVANE için dört yeni Tuğsuz bestesinin kayıtlarını yapmalarına rağmen bu önemli gelişmeler Olcayto Ahmet Tuğsuz’un PERVANE çalışmalarını geçici olarak “stand by” konumuna alıp yurt dışı çalışmalarına ağırlık vermesi ile sonuçlandı.

Şu an PERVANE yeni şarkıları ile yeniden rock dünyasına geri dönmenin hazırlıkları içinde doğru zamanı bekliyor.