Net Holding / ILS

Master sonrası Net Holding şirketlerinden İnter Turizm ve Seyahat A.Ş adlı şirketin Genel Müdürü oldu.

INTER LIMOUSINE SERVICE

Inter Limousine Service Günleri…

Inter Limousine Service günlerini Olcayto Ahmet Tuğsuz’un anlatımı ile sunuyoruz.

Okulun son günlerinde hocamız Kemal Kurtuluş beni odasına çağırdı. Kemal Kurtuluş ABD’deki önemli üniversitelerde de pazarlama dersleri veren son derecede ilginç bir hocamız idi. Bütün derslerden aldığım notlar 90’ın üstünde , hatta çoğu 100 iken ondan aldığım not 75 idi ve tek tesellim bu notun sınıftaki en yüksek not olmasıydı.

Odasına gittiğimde bana “zeki ve vizyonu olan disiplinli bir öğrencisin. Seni Net Holding ile tanıştırmak istiyorum. Orada senin gibi genç beyinlere ihtiyaç var” dedi.

Ben “hocam ben hep kendi işimi yaptım, bundan sonra da aynı şekilde devam etmek düşüncesindeyim” diye cevap verdim.

O da bana “yahu taş atıp da kolun mu yorulacak, seni insan kaynakları ile görüştürecek değilim, Holdingin Yönetim Kurulu Başkanı Besim Tibuk ile görüşeceksin” diye ısrarcı olunca ben de bari bir gidip görüşeyim ne kaybederim diye düşünüp bana verdiği numarayı aradım.

Randevu alıp gittiğimde Besim Tibuk’un sekreteri bana mahzuru yoksa ilk görüşmeyi Genel Koordinatör Tavit Köletavitoğlu ile yapacağımı, Besim beyin de daha sonra bize katılacağını söyledi.

Türkiye’nin tek Limousine Servisi

Profesyonel bir yönetici ile daha iyi anlaşabilir ve şirket hakkında da daha iyi bir fikir sahibi olabilirim diye düşünerek bunu hemen kabul ettim.

Biraz sohbet ettikten sonra bana “siz ne tür işlerden hoşlanırsınız, kendinizi hangi konulara yakın hissediyorsunuz” diye sorduğunda “vallahi her tür iş uygun olabilir ama beni her zaman cezbeden işler ‘challenging’ yani üstünden gelinmesi zor ve sıra dışı işler olmuştur” diye cevap verdim.

Tavit bey yüzünde büyük ve muzip bir gülümseme ile “O zaman tam sizlik bir iş var. Ücret olarak ne düşünüyorsunuz “diye devam etti.

Çok niyetli olmadığım için oldukça yüksek bir ücret telaffuz ettim.

Biraz düşündükten sonra “Bizim yeni bir projemiz var. Sektöre ve sektör dışındaki kurumlara sürücüleri ile hizmet verecek 100 adet süper lüks araçlık bir filo kurmak istiyoruz. Siz zorluk severim dediniz. Buyurun size zorluk. Çünkü bu proje için ne paramız var, ne de ülkemizde henüz böyle bir hizmet için oluşmuş bir talep “diye devam ettikten sonra  “Mucizeler yaratarak gerekli finans kaynaklarını bulacak ,bu arabaları ithal edeceksiniz. Bu araçları kullanacak sürücüleri bulacak ve eğiteceksiniz, ve hepsinden de önemlisi bu konu ile ilgili bir pazar yaratacaksınız” diye devam etti

Bunu duyduğumda heyecanlandım çünkü Türkiye’de daha önce hiç denenmemiş bir hizmet kolunu faaliyete sokmak, bir pazar yaratmak, bu hizmeti piyasaya yerleştirmek tam bana göre bir şeydi. Ayrıca AB sınıfına hitap eden ürün ve hizmetlerde daha başarılı olduğumu biliyordum.

Otopark İbraname

İlk Otopark İbraname

“Açıkça söylemem gerekir ise ben buraya biraz da Kemal hocayı kırmamak için geldim. Ama sizinle tanışmış olmam ve bilhassa sözünü ettiğiniz zor ama zevkli iş beni cezbetti. Hemen başlayabilirim “dedim Tavit Bey bunun üzerine “Bünyemizde bu görevde gözü olan birçok kişi var. İsterseniz gelin sizi önce bir süreliğine Genel Koordinatör Yardımcısı kadrosu ile grubumuza katalım, daha sonra asıl görev yerinizi açıklarız “dediğinde ise “Tavit Bey ben kendime güvenirim, vaktin de çok kıymetli olduğuna inanırım. Çekineceğim bir şey yok, hemen başlamak isterim.” diye cevap verdim.

Sonuç olarak Kemal hocaya ayıp olmasın diye geldiğim görüşmeden el sıkışarak ve Besim Tibuk ile görüşmeye bile gerek kalmadan İnter Turizm ve Seyahat A.Ş. / İnter Limousine Service Genel Müdürü olarak çıkıyordum.

İşin başına geçmek üzere ertesi gün tekrar Net Holding’e gittiğimde gördüm ki benden önce bu konuda bazı girişimlere başlanmış.

Bugün otellerin ağırlıklı olarak yer aldığı bir turizm bölgesi olan ama o günlerde oto yedek parçacılarının yer aldığı Talimhane’de bir ofis tutulmuş. Ama öyle bir ofis ki içinde yedek parçacıları bile oturtmak biraz zor.

İlk olarak aynı bölgede daha düzgün bir iş yeri arayışına giriştim.

Hemen yakınlarda da yıkılarak yeniden iş yeri olarak inşa edilmiş bir binada aradığım gibi boş bir daire buldum.

Hemen sonra da İstanbul Belediyesi’nin açtığı bir ihaleye katılarak hizmet vereceğimiz müşterilerimizin ağırlıklı olarak konaklayacağı Swissotel, Hilton Otel , Intercontinental otellerinin bulunduğu bölgenin tam ortasında yer alan  ve Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nun hemen yanındaki otoparkı kiraladım. Adını da INTER OTOPARK koydum…

Zamanla bu otoparkın içine bir yemekhane, sürücülerimizin boş zamanlarında dinlenebilecekleri bir kütüphane, duş alabilecekleri bir bölüm ve en üst düzeyde teknoloji ile donatılmış bir de tamirhane yaptırdım.

Personele ilk talimatım “Besim Tibuk dahi sizden bir şey istese bana sormadan yapmayacaksınız” oldu.

Buradaki amacım biraz da bu şirketin ilk kuruluş günlerinden beri Besim Tibuk ile birlikte olan, halen de ya yönetim kurullarında yer alan ya da üst düzey yöneticilik yapan birçok kişinin önünü kesmekti. Besim Tibuk’a bile ayrıcalık yok ise onlara hiç yok. Mesajım bu.

Holding bünyesinde yer alan Net Yapı adlı şirketin yöneticileri ofis teşrifi için bana holding bünyesindeki tüm şirketlerin ofislerinde kullandıkları mobilyaların broşürlerini  gösterdiklerinde “ben ofisimde bunları kullanmam” dedim . “Ama Besim Bey dahi bu masada oturuyor” dediklerinde de “olabilir ama biz limuzin hizmeti vereceğiz, ben seçimimi kendim yapacağım” diyerek kararımda ısrar ettim.”

Ofisimi o günlerin en şık markası olan Koleksiyon’dan döşedim. İndirimli bir fiyat almak için de onları “göreceksiniz tüm holding çok yakında size gelecek” diyerek ikna ettim.

Bir gün ziyaretime gelen Besim Tibuk mobilyalara bayıldı, oturabilir miyim diye sordu ve hemen bir kaç gün sonra Holding Binası’nın tefrişi tümü ile Koleksiyon Mobilya’ya verildi.

Daha ilk aylarımda bir gün Holding’de kıdemli çalışanlara plaket veriliyordu. Besim Tibuk bir ara benim olduğum tarafa bakarak eli ile bana “gel” dercesine bir hareket yaptı. Önce anlamasam da kısa bir süre sonra ısrarla yaptığı bu el hareketinin bana yönelik olduğunu fark edince bu kez anlamazlıktan gelerek arkama baktım. Mecburen yanıma geldi ve “en kıdemli personelimizin plaketini size verdirmek istiyorum” dedi. Böylelikle aramıza istediğim gibi bir mesafe koymuş oldum. Holding bünyesindeki herkes Besim Tibuk’a abi diye hitap ediyor, ben ise hep Besim Bey diyordum. Birkaç kez toplantılarda “bana abi demek bu kadar zor mu” diye sordu ben de her seferinde “ben Besim Bey demeyi tercih ederim” dedim ve bunu kabul ettirdim.

Ye Limuzin’im Ye!

İlk Ofis

İlk Ofis

Filomuza lüks Mercedes’ler, yeni çıkan 7.35 serisi BMW’lar ve Cadillac Limuzinler katıyorum. Oldukça özgür davranıyorum. Markamız o kadar ön plana çıkıyor ki yeni çıkan Ekonomist Dergisi’nin televizyon reklamlarında Sakıp Sabancı, Bülent Eczacıbaşı, Halis Komili gibi çok ünlü iş adamları ile birlikte yer aldım.

Türkiye’ye gelen tüm ünlülere hizmet veriyorduk. Arap Emirlikleri Şeyhi Bin Zayed tüm araçlarımızı kiralıyor. Sürücülere ve ona eşlik eden polislere bize ödediğinin 5 misli bahşiş veriyor.

Bir gün Tavit Köletavitoğlu beni arayarak holding olarak Zincirlikuyu yönünden gelen araçların geri dönmek için kullandıkları ve Levent’teki benzinciden hemen önceki sapakta yer alan Ayyıldız Han’daki tüm katları holding bünyesindeki şirketler için kiraladıklarını ve ilk seçim hakkını da bana vermek istediğini söyledi. Hemen gidip binayı inceledim ve gördüm ki büyük bir şans eseri dışarıya bir penceresi bile olmayan bodrum katının duvarları o günlerde Flamingo yolu olarak anılan Nispetiye Caddesi’ne bakıyor.  Kimse bunun farkında değil. Büyük ihtimalle yakın bir dostum olan Ayyıldız’ın sahibi Levent Çebi bile.

Hemen ziyaretine gittiğim Tavit beyin şaşkın bakışları altında ona tercihimin bodrum katı olduğunu ama bu nedenle de diğer şirketler m2 başına ne ödeyecekler ise yarısını ödemek istediğimi söyledim.

Inter Limousine Araç ve Şöförleri

Bu isteğim kabul edilir edilmez de büyük bir uğraş vererek Beşiktaş Belediyesi’nden duvarları yıkmak için izin aldım. Biranda Nispetiye Caddesi’ne cephesi 15 metre olan, önünde araçlarımızı da teşhir edebileceğimiz; hem Boğaziçi Üniversitesi’ne giden öğrencilerin hem de Şamdan, 29 gibi mekanlarda yemek yemeye ve eğlenmeye giden yüksek gelir düzeyine sahip kişilerin her gün önünden geçtiği bir ofisin sahibi olduk.

Şirket için çalışanlara sık sık şu “motto”yu tekrarlıyordum. “Bu kapıdan sırf parası olduğu için kimse giremeyecek ve büyük düşünen kimse de sırf parası olmadığı için girmemezlik edemeyecek”

Cumhuriyet: Limousine Servisi Devreye Girdi!

Bu nedenle bilhassa vizyon sahibi öğrenciler için özel bir tarife çıkardım ve çok düşük bir ücret ile o dönemin en şık ve en prestijli restoranı olan S restoranda limuzin ile gidecekleri ve yemek sonrasında evlerine bırakılacakları iki kişilik yemek imkânı sundum. Bize ödeyecekleri rakam orada bir kişinin dahi ödeyeceği rakamın çok altında idi. Ama ben zaten restoran ile anlaştığımdan para ödemiyordum ve bundan yararlanacak kişiler de benim ileride en iyi müşterilerim olacak potansiyele sahip gençler idi.

Şirketimizin tanıtımını Ekonomik Bülten gibi iş adamlarının okudukları gazetelerin kapak sayfalarının sağ ve sol üst köşelerine banner koyarak yaptım. (Şu an internette en popüler olan tanıtım şekli)

Diğer bir tanıtım biçimim de veteran tenis turnuvalarına, açık yat yelken yarışlarına ve aşağıda belirteceğim gibi İstanbul Festivali’ne sponsor olmak şeklinde idi.

 

Türkiye’ye İlk 0 Kilometre Rolls Royce İthalatı

Elimizde bulunan aracı 5 yıl satmamak ve ülkeye belirli bir döviz kazandırmak şartı ile gümrüksüz ithalat yapabilme imkânı sağlayan Teşvik Belgesi’nden yararlanarak Türkiye’ye ilk 0 Km Rolls Royce aracı da getirmeye karar verdim.

Rolls Royce’un Türkiye temsilcisi olan Zeki Küçükberber bu ilk 0 Km ithalata çok büyük önem verdiğinden son derecede uygun şartlar üstünden anlaştığım Rolls Royce aracımız İngiltere’den bir TIR üstünde geldi.

Tanıtım amacı ile hemen bir davet verdik…

Davet alanı olarak seçtiğim yer araçlarımızın ve sürücülerimizin çalışmıyor oldukları dönemde dinlendikleri yer olan İnter Otopark’ın en alt katı

Tüm araçların üstüne birer TV ekranı yerleştirdik ve her birinde bir başka ünlüye hizmet verirken çekilmiş video görüntülerini oynatıldı.

Sonunda da döner bir sahne üstüne yerleştirdiğimiz Rolls Royce’u lazer, ışık oyunları ve kuru buzlu sis desteği ile sanki başka bir mekândan ışınlanmış gibi göstermeyi başardık.

Artık bizim de “Rolls Royce”umuz var

İstanbul Festivali Davetinde ILS Pazarlama Departmanı ve Ben

İstanbul Festivali Açılış Kokteyli

O yıllar İstanbul Festivali’nin en önemli yılları. Dünyanın en önde gelen jazz müzisyenleri İstanbul’a geliyor.

İKSV’nin yöneticisi Aydın Gün ve o zamanki yardımcısı ve bugünün Genel Müdürü Görgün Taner ile görüşerek bu müzisyenlere limuzin hizmeti vermeyi teklif ediyorum.

Teklifime göre İKSV bize hizmetimizin karşılığı olarak tarifedeki ücretin sadece % 50sini ödeyecek geri kalan % 50 ile ise bir konserin sponsoru olacağız.

Onlar bayıla bayıla bu teklifimi kabul ediyorlar. Halbuki bilmiyorlar ki ben bu müzisyenlere hizmet vermek ve referans listeme eklemek için üstüne para bile vermeye hazırım.

Sadece bu görevimde değil hayatımda en büyük gurur duyduğum konulardan biri de tüm sponsor firmaların yöneticilerini bir araya topladığım İstanbul Festivali Açılış Kokteyli oluyor

Türkiye’nin en önde gelen kurum ve bankaları İstanbul Festivali’ne sponsor olmalarına rağmen hiçbir zaman bir araya gelmiyorlar ve bir Açılış Kokteyl’i yapılmıyor.

Aydın Gün’e giderek böyle bir daveti bizim yapabileceğimizi, davetiyede de İKSV Başkanı Nejat Eczacıbaşı ve Inter Limousine Service Yönetim Kurulu Başkanı Barlas Küntay İstanbul Festivali Açılış Kokteyl’ine davet ederler diye yazdırmayı düşündüğümü söylüyorum.

Büyük bir memnuniyet ile kabul ediyorlar

Yıldız Sarayı Bahçesi’nde yaptığımız davete gelen ülkenin en önde gelen kurumlarının sahipleri ve üst düzey yöneticilerini kapıda Nejat Eczacıbaşı, Barlas Küntay, Aydın Gün ve ben karşılıyoruz.

Ve bu arada bir sefer görev emri geliyor. Sefer Görev emrini yerine getirdikten sonra da 1987 Eurovision Şarkı Yarışması’nda yarışıyorum. (Bu konular ile ilgili bilgileri ASKERLİK ve EUROVISION başlıkları altında bulabilirsiniz.)

Inter Limousine Service Son Günler

Eurovision dönüşü tekrar işimin başındayım.  Net Holding yeni atılımlara girişiyor ve bu konuların seçiminde birçok hata görüyorum. Bugüne kadar halı mücevher gibi ürünleri 1’e alıp 20’ye satmaya alışmış olan bir grup yatırımın geri dönüşünün çok zaman alacağı büyük yatırımlara girmek istiyorlar .

Bunlar arasında Ramada Oteli, Maslak Disneyland, Akaretler Projesi, Muğla Milas Turizm Yerleşkesi (ki ne yazık ki bu son iki proje bitirilemedi ve yıllar sonra her ikisi ile de arkadaşlığım olan Serdar Bilgili ve Ali Ağaoğlu’na devredilmek zorunda kalındı)

Bu durumun farkında olmamaları beni endişelendiriyor ve rutin olarak sık sık yaptığımız toplantılarda bu endişemi sürekli dile getiriyordum ama bu pek de hoşlarına gitmiyordu. Besim Tibuk “Olcayto’ya çay verin, pasta verin isterse şampanya verin” diye gülerek konuyu yumuşatmaya çalışıyordu ama doğruları söylemeden öylece oturmaya karakterim müsait değil.

İLS Ekibi Dalaman'da

İLS Ekibi Dalaman’da Buşuştu

Sürücüler

Korumalarım Değil Sürücü Arkadaşlarım

Prens Charles

Ve tam bu günlerde bir turizm şirketi yetkilisi ofisime gelerek Prince Charles’ın Göcek’e geleceğini ve 1 yıl önce İngiltere’de üretim hattından çıkan ilk araçları alma sözü ile sipariş verdiğim yeni kasa Range Rover araçları kiralamak istediğini söylüyor.

Araçları Prince Charles’ın Dalaman havaalanına inmesinden bir gün önce gümrükten çekiyor ve geçici plaka ile Dalaman’a yolluyoruz.

Ben de ertesi gün uçakla ve elimde resmi plakalar ile Dalaman’a uçuyorum.

Apronda iki Range Rover ve kendim için gönderdiğim siyah Mercedes 350 hazır bekliyor.

Muğla Valisi ve diğer devlet yetkilileri de gelmiş. Ortalıkta büyük bir düzensizlik hüküm sürüyor. Utanılacak bir görüntü var. Büyük bir cesaret ile sanki bir görevliymişim gibi vali ve yanındakilere nerede ve nasıl duracaklarını gösteriyorum. Siyah Mercedes’im, şık takım elbisem ve 1.90 boyundaki şöförüm bu cesaretli davranışımda bana destek oluyor.

Emniyet Amiri ve Jandarma Komutanı Prens Charles’ın güvenliği konusunda kimin yetkili olduğuna dair tartışıyorlar. Yanlarına gidip lisan bilip bilmediklerini soruyor ve lisan bilen jandarma komutanına “sen yetkilisin” diyorum.

Prince Charles kendi kullandığı DC 9 ya da benzeri bir uçakla alana iniyor. Uçak henüz durmadan gözünün aapronda bekleyen Range Rover’larda olduğunu görüyorum çünkü bu yeni seri Range Rover’ları o dahi ilk kez kullanacak.

Hoş geldiniz seremonisinden sonra Prens Charles aracın direksiyonuna geçiyor ve Göcek Marina’ya doğru harekete geçiyoruz. Yine büyük bir kaos var.

Aprona alınmayan basın mensupları da bizi takip ediyorlar. Marina kapısından içeri girememeleri için birkaç manevra ile son anda onun arabasının arkasına geçip diğer araçların önünü kesiyorum, kapıdaki görevliye de “benim aracım geçtikten sonra kapıyı kapat“  diyerek hızla oradan geçen son araç oluyorum. Böylelikle Prince Cahrles’ın herhangi bir rahatsızlık duymadan Halas teknesine girmesini sağlıyorum.

Her ihtimale karşı Göcek’te kalmam lazım. Kaldığım otelin sahibi komutanı olduğu hücumbota bikinili turistler alarak kendini deniz kuvvetlerinden attıran eski bir denizci yüzbaşı. Otelin tüm personeli yabancı genç kızlar. Ancak filmlerde görülecek günler geçiriyoruz. Otelde kalan ekibin içinde İngiliz Konsolosluğu’ndan yetkililer de var.

Yüzler Gülüyor Sohbet İyi Gidiyor

Yüzler Gülüyor Sohbet İyi Gidiyor

Sohbet Sonrası Havalanına Doğru Hareket

Prince Charles’ın son gününde gece yarısından oldukça sonra otele geldiğimde İngiliz Konsolosluğu görevlisi Jane, Prince Charles’ın sabah 5’te tekneden ayrılacağını ve gitmeden önce bana teşekkür etmek istediğini söylüyor.

Sabah uykusuz bir halde yanına giderken gözümde kimseyi büyütmediğim için o bana nasıl davranırsa ben de ona öyle davranacağım diye karar veriyorum. Ancak marina’da yaptığımız konuşma bir anda tüm protokol kurallarını çiğniyor. Maiyetindekiler rahatsız ama bıyık altından gülmekten de kendilerini alamıyorlar.

Uçağı havalandığında karşılamada ona müdahale etmiş olmamdan büyük ihtimalle rahatsızlık duymuş olan vali yanıma gelip “sizin göreviniz ne” diye soruyor. “Bu organizasyonun tümünden sorumlu kişiyim” diyerek hızla arabama atlıyor ve şöförüme “bas gaza” diyorum.

Marina’da Prens Charles ile konuşurken göz ucu ile teknik destek için şirket dışından istihdam ettiğimiz ustanın fotoğraflarımızı çektiğini görmüştüm.  Yeteri kadar uzaklaştığımızda arabaları durduruyor ve sinirle onu “ sen ne diye bizim fotoğraflarımızı çekiyorsun, çok mu meraklıyım Prens Charles ile fotoğraf çektirmeye” diyerek azarlıyorum.

Ama aradan 10 gün kadar geçtikten sonra birden bu fotoğrafların ne kadar değerli olduğunu idrak ederek onu arıyor ve “o fotoğraflar duruyor mu” diye soruyorum. O da korka korka “atmaya kıyamadım “deyince “aman hemen getir tab etirelim😊)” diyorum

Yıllar sonra 2017 yılında Daily Mail gazetesinde bu seyahat ile ilgili bir haber çıkıyor Range Rover’ların ve benim de olduğum bu fotoğraflarda  Lady Diane ile evli olmasına rağmen şimdiki eşi Camilla Bowles’un  Charles ile birlikte olduğunu yazıyor. Bu benim bildiğim ama hiç ağzımı açmadığım bir konu

Aslında Net Holding’de benim için işler tamamı ile rayına oturmuş durumda. Tüm araç ithalatları tamamlanmış, geniş bir müşteri portföyü oluşmuş. Şirket imajımız en üst noktada.

Ama yukarıda yazdığım gibi beni rahatsız eden konular var. Yaptığım çıkışlar da Besim Tibuk’u rahatsız ediyor. Ne yapsam diye düşünüyorum. Tam bu noktada bir tesadüf karar almamda yardımcı oluyor.

İş, Sanat ve daha fazlası için, benimle iletişime geçin.

Olcayto Ahmet Tuğsuz

Olcayto Ahmet Tuğsuz