Eurovision

1978 yılında Dağhan Baydur, kuzeni Zeynep Tuğsuz ve Nilüfer ile birlikte başlayan Eurovision macerası 2016’ya kadar sürdü…

Eurovision 1978, 1981, 1982

Yıl Yıl Eurovision: 1978 | 1981 | 1982 | 1985 | 1986 | 1987 | 2016

Eurovision Başlangıcı

TRT’nin 1975 yılında Eurovision Şarkı Yarışmalarına katılma kararı alması üzerine demir ticaretine devam etmekle beraber 1978 yılında Dağhan ve kuzeni Zeynep Tuğsuz ile birlikte yanlarına Nilüfer’i de alarak Eurovision’a katıldılar ve bu dörtlü bir Dağhan Baydur bestesi olan SEVİNCE adlı şarkıları ile ünlü rakiplerini geçerek Paris’te yapılan Avrupa finalinde NAZAR adı altında Türkiye’yi temsil etti.

1978 Eurovision Şarkı Yarışmasının Tamamı

EĞER EUROVISION ŞARKI YARIŞMALARI İLGİ ALANINIZA GİRİYOR İSE AŞAĞIDA YAZILANLARI DİKKATLE OKUMANIZI ŞİDDETLE ÖNERİRİZ!..

Olcayto Ahmet Tuğsuz Türkiye için Eurovision Şarkı Yarışmalarını 3 döneme ayırıyor ve bu dönemleri şöyle anlatıyor.

1- ALTIN DÖNEM

Bu dönem aldığımız sonuçlar açısından değil ama Türkiye’de yapılan yarışmalarda yer alan besteciler, söz yazarları, şarkıcılar, izlenme oranları ve medyada aldığı yer açısından tartışmasız ülkemizdeyapılan Eurovision yarışmalarının altın çağıdır.

Avrupa’nın başka hiç bir ülkesinde bu kadar ünlü besteci,söz yazarı ve şarkıcı Eurovision Şarkı Yarışması’nda ülkelerini temsil etmek için böylesine büyük bir rekabete girişmemişlerdir.

Ve yine Avrupa’nın başka hiç bir ülkesinde Eurovision yarışmaları Türkiye’nin bu döneminde gördüğü ilgiyi görmemiş, bu kadar çok kişi tarafından izlenmemiş ve medyada bunun yüzde biri kadar dahi yer amamış; hiç bir ülkede yayın sırasında sokaklar boşalmamıştır.

Şu an internete girip de incelerseniz bu dönemde besteci ve şarkıcı olarak Türk popular müziğine damga vurmuş aklınıza gelecek tüm ünlü isimlerin bu yarışmayı kazanmak için ellerinden geleni yaptıklarını görürsünüz.

Bugün bile hala ünlü şarkıcılar denildiğinde ilk akla gelen isimler olan Sezen Aksu, Nilüfer, Nükhet Duru, Kayahan gibi isimler bu yarışmada birden çok kez şanslarını denemişlerdir.

Süperstar Ajda Pekkan da herhangi bir elemeye katılmadan da olsa sipariş verilen 3 beste arasından biri olan Petr’oil ile bu yarışmada ülkemizi temsil etmiş Eurovision’a sadece o sene katılan Fas’tan en yüksek puan olan 12 almasına ragmen toplam 21 oyla ancak 15. olabilmiştir.

1985 yılındaki Sezen Aksu / Özdemir Erdoğan örneğinde olduğu gibi güç birliğine gidenler de çok olmuştur.

Hatta Tuğsuz’un son kez katıldığı ve kazandığı 1987 senesinde bu güç birliği en uç noktaya kadar gitmiş ,1970’li yılların başından itibaren Türkiye’nin en önde gelen üç sesinden biri olan Nilüfer Kayahan ile birleşmiş ,hatta bu da yetmemiş o günlerin ünlü isimlerinden Emel-Erdal ikilisi de onlara katılarak dörtlü olmuşlardır.

O yılın bir başka örneği de Fatih Erkoç – Harun Kolçak – Rüya Ersavcı ve Arzu Ece dörtlüsüdür.

O dönemde ünlü olup da isimlerini görmediğiniz besteci ya da şarkıcılar varsa, onlar da elemelere katılmışlar ve finale kalamadıkları için o listede yokturlar.

Örneğin 1986 ve 1987 de benimle birlikte 1.lik ödülünü kazanan Seyyal Taner de bir çok kez ,hatta bir keresinde 1978’de birlikte yarıştığımız Dağhan Baydur’un bir bestesi ile de daha önce elemelere katılmış ama finale kalamamıştı. İşin ilginç tarafı bu şarkının sözlerini babamın yazmış olması idi. Seyyal’in bunu bildiğini bile sanmıyorum.

Yine kimsenin bilmediği ilginç bir bilgi daha vereyim.

1988 yılında Celine Dion ile İsviçre adına yarışan besteci Atilla Şereftuğ da Türkiye’de elemelere katılıp finale kalamayan isimlerden biridir.

Bunu bilme nedenim de şarkısının sözlerini yine babamın yazmış olması.

Yani bu yıllarda ülkemizin önde gelen seslerinin ve bestecilerinin hepsinin en büyük arzusu ülkemizi bu yarışmada temsil etmek olmuştur. Çünkü bu yurt dışına açılabilmek için o günlerde belki de tek şansları ülkemizde ise önemli bir gövde gösterisi idi.

Ama ne yazık ki hepsi de kazandıkları andan itibaren hiç de uzak bir ihtimal olmayan kötü bir sonuç ile dönmenin stresine girmişlerdir.

Peki o yıllarda neden kötü sonuçlar alınmıştır.

Bunun ilk sebebi müzik sektörümüzün bugün de olduğu gibi Avrupa standartlarına göre çok geride yer almasıdır.

Bugün gelinen 2023 yılında dahi bırakalım dünya çapında olmayı, Avrupa çapında ses getirmiş, prestijli listelere girmiş, prestijli televizyon programlarına çıkmış olan bir şarkıcımız var mı? YOK

(Aslında bir şarkıcı var ve kimsenin farkında olmadığı bu kişiyi Müzik Hayatı başlığı altında bulabilirsiniz)

Şimdi bu satırları okurken içlerinden Tarkan var diye geçirenler, hatta bana bozulanlar olacaktır.

Bilmedikleri şey ise Tarkan’ın girdiği listelerin Dünya Müziği olarak adlandırılan ve aralarında Cezayir’li, Tunus’lu, Hintli ve buna benzer ülkelerin şarkıcılarının yer aldığı listeler olduğudur.

ŞIMARIK şarkısı ise bugün Türk dizilerinin de çok gözde olduğu Latin ülkelerinde ve Rusya gibi bir kaç başka ülkede popüler olmuştur ama benim bahsettiğim listeler dünyanın en popüler isimlerinin yer aldığı listeler.

O yıllarda başarılı olmamamızın yani halk jürilerinden yüksek puan alamamamızın diğer sebepleri de aşağıda sıralanmıştır.

Bu sebepleri okurken bilmeniz gereken bir diğer konu her ülkede puan veren jürinin halk arasından seçilen ve müzik ile ilişkisinin sıradan bir insandan ileri olmayan kişilerden oluştuğu ön yargılı kişiler olmaları

 

  • O yıllarda Avrupa’dan ve dünyadan kopuk bir ülke olmamız
  • Hayatlarında büyük bir şehir dahi görmeden çalışmak için Avrupa’ya giden ve o yıllarda gittikleri ülkelerin yaşam biçimi ile uyum sağlayamayan ve bunun sonucunda bize tepeden bakılmasına neden olan işçilerimiz
  • Yabancı medyada ülkemiz ile ilgili olarak sürekli yer alan olumsuz haber ve görüntüler. (1990 sonrası turizm sektörümüzün yaptığı atılım sonrasında tatil için gelip ülkemizi ve insanımızı tanıyan milyonlarca Avrupa’lının gözünde bugün imajımız çok farklı)
  • Midnight Express gibi tüm dünyada büyük ilgi gören ve ne yazık ki Türk insanı ve Türkiye imajını ayaklar altına alan çok başarılı bir filmin etkisi (1982 Eurovision Linki)
  • Müzik sektöründe uluslararası hiç bir ilişkimizin olmaması, korsan plakçılığın başını alıp gitmesi ve herhangi bir telif ödemeden dünyaca ünlü şarkıları alıp üstüne Türkçe sözler yazıp istediğimiz gibi kullanıyor olmamız
  • Avrupa’lılar tarafından hiç sevilmeyen Müslüman bir ülke olmamız

Bir de bugün bile hala hiç bilinmeyen bir konu var ki o da puanlamada her ülkenin sadece ilk 10’a giren ülkelere puan verdikleri ve 11 ile 20 arasında kalan ülkelerin tümünün 0 puan aldığı.

Yani izleyen tüm vatandaşlarımız aldığımız 0 puanın o ülkede sonuncu olduğumuz manasına geldiğini düşünürken aslında bizimle beraber 9 hatta duruma göre 11 yarışmacı ülkenin daha 0 puan almış olduklarının farkında bile değillerdi.

Her ülkede 11.liği kazanmış yani 10 ülkeden daha fazla puan almış olsak dahi bu bizi 0 puanl almaktan kurtaramıyordu.

Ve yukarıda sıralanan faktörlerin ağırlığı ile herhangi bir ülkenin ilk 10’una girip de 1 puan dahi almamızın

2- AMATÖRLER DÖNEMİ (1990 – 2003)

1987 yılında birinciliği kazanmam sonrası canlı yayında “bu benim son Eurovision Şarkı Yarışması’na katılışım” diye açıklama yaptığımı bilmeyenler bilenlerden çoktur.

Daha yarışmaya katılırken aldığım bu kararımın sebebi 1987 yılında yarışmada yer alan ve her biri çok büyük isimler olan besteci ve şarkıcıların tüm ülkenin gözü önünde başarısız olmaları halinde çok rahatsız olacaklarını ve yavaş yavaş bu yarışmaya katılmaktan vaz geçeceklerini hissetmemdi.

Bu isimler daha önce de bu yarışmaya eser gönderiyorlar ama çoğu finale bile kalamadığı için hiç bir şey olmamış gibi hayatlarına devam ediyorlardı.

1987 yılında ise TRT Türkiye’nin en iyi 10 bestecisine sipariş verilmis, onlar da kazanabilmek arzusu ile şarkılarını seslendirmek için bir çok ünlü şarkıcıyı bir araya getirmişlerdi.
Buna rağmen alacakları kötü bir sonuç onlar için büyük bir prestij kaybı olacaktı ve bunu bir kez daha yaşamak istemeyeceklerdi.

Tam da düşündüğüm gibi oldu.

Bu yarışmacıların çoğunun jüriden 1 puan dahi alamamış olmaları bundan böyle katılmama kararı almalarında etkili oldu.

Bir kaç yıl daha devam eden az sayıda ünlü ismin katılımı 1988’de MFÖ, 1989 ‘da Timur Selçuk ve 1990’da da Kayahan kazandıktan sonra hızla sona erdi ve o yıldan sonra isimleri daha önce hiç duyulmamış, her hangi bir şarkıları ne önceden ne de daha sonra “hit” olmamış, bugün isimlerini kimsenin hatırlamadığı kişileri finalde görür olduk.

Eski ve ünlü isimlerden Selçuk Başar 1991 ‘de, Selmi Andak ve Melih Kibar ise 1995’de bu amatör isimlerin arasında tekrar finalde gözüktüler ama bu da uzun süreli olmadı.

Ve bu nedenlerle 1990-2003 arası Eurovision ülkemizde diğer ülkelerde de olduğu gibi amatörlerin yarıştığı bir formata dönüştü.

3- ÇOK ŞANSLI (YA DA DÖRT AYAK ÜSTÜNE DÜŞÜLMÜŞ) DÖNEM (2003 – 2009)

Ve 2003 Eurovision Şarkı Yarışması’nda Türkiye’nin korkulu rüyası olan Avrupa jürisinin ortadan kalktığı ve oylamaların SMS ile izleyiciler tarafından yapıldığı bir yıl olarak tarihe geçti.

SMS oylamasında ülkelerİnde yaşayan vatandaşlar kendilerine oy veremezken bu Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşlarının Türkiye için SMS atmasına engel değildi.

Bu da uluslarası başarıya susamış, hep itilmiş kakılmış vatandaşlarımız için büyük bir fırsattı.

Ve 2003 ile 2009 yılları arasında Türkiye bunun bütün avantajlarından yararlandı.

Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda gibi bizi belki de en az seven ülkelerden her sene evatandaşlarımızın attığı SMS’ler sayesinde en yüksek puanlar olan 12 ya da 10 puan almaya başladık.

Azerbaycan ve Bosna Hersek yanında Arnavutluk, Makedonya gibi tarihi bağımız olan ülkeler ile Türk’lerin yaşadığı ya da çalışmak için gittiği tüm ülkelerden de vatandaşlarımızın attığı SMS’ler ile puanlar gelmeye başladı.

2009 sonrasında bunun Türkiye ve dağılan Sovyet Bloku ülkeleri için büyük bir avantaj sağladığının farkına varan EBU puanlama sistemini % 50 SMS + % 50 Profesyonel Jüri oyu olarak değiştirdi.

Bu sistem bile bizim için önemli avantajlar sağlıyor olsa da bol puana alışan TRT bir kaç sene daha bu sistem içinde cevam ettikten sonra 2012 yılında biraz da bunu bahane ederek Eurovision’a katılmamak gibi akıl almaz bir karar aldı.

Aşağıda ŞARKICI, BESTECİ, SÖZ YAZARI olarak bizzat katıldığım ve 4 kez 1.lik 1 kez de 2.lik ödülünü kazandığım 1978 ,1981,1982,1985,1986 ve 1987 Eurovision Şarkı Yarışmaları ile bilgilere ulaşabilirsiniz. LİNK

OLCAYTO AHMET TUĞSUZ’UN 1987 YILINDA SON KEZ KAZANDIĞI VE CANLI YAYINDA BU BENİM SON YARIŞMAM DEDİĞİ!
1978 – 1987 YILLARI ARASINDA ELDE ETTİĞİ BAŞARININ DÖKÜMÜ ŞU ŞEKİLDEDİR

Eurovision İstatistikleri

İş, Sanat ve daha fazlası için, benimle iletişime geçin.

Olcayto Ahmet Tuğsuz

Olcayto Ahmet Tuğsuz