1985 Eurovision

1985 Eurovision

1982 yılında kazandığım 1. likten sonra 1983 ve 1984 yıllarında yarışmaya katılmayı düşünmedim. Sebep yine aynı idi. Ülkemizde iki yıl üst üste 1.lik ödülünü kazanma olasılığı pek yüksek değildi. Hatta hiç olası değildi.

Ancak 1985 yılına yaklaşılmaya başlandığında Eurovision hasretim artık son haddine gelmişti. TRT 1985 yılı şartnamesini açıklar açıklamaz kararımı verdim. Bu yıl elemelere iki şarkı gönderecek ve finalde iki şarkı ile eyer almaya gayret edecektim. Artık kendimi de aşmanın zamanı gelmişti.

Kabul etmeliym ki 1978 yılında 4 amatör genç olarak katılıp 1.lik ödülünü kazanacaağından emin olan o Olcayto Ahmet Tuğsuz zamanla oldukça değişmiş ve yapacağı bestelere güvenmekle beraber kazanma şansımı yükseltecek diğer faktörlere de önem vermeye başlamıştı.

Bu nedenle önce şarkıcılarımı seçmeliydim. Bir güç birliğinin işe yarayacağını düşünüyordum ve Neco ve Nükhet Duru’yu bir araya getirmenin de bu güç birliği açısından en doğu seçim olacağına kararımı verdim.

Ama onları ikna edebilmek için bir an önce bestelerimi yapmalıydım.
Şarkılarımın da biri “slow” diğeri ise hızlı bir şarkı olmalıydı…

Önce slow şarkı için gitarımı elime aldım ve çok kısa bir sürede SEV adlı şarkının hem müziği hem de sözlerini bitirdim.

Hızlı şarkı için de kafamda bir tema oluşmuştu bile. Bu yüzden onu bitirmem de çok zamanımı almadı.

Daha sonra nerede ise hiç yapmadığm bir şeyi yaptım ve Nükhet’I arayarak düşüncemi anlattım ve şarkıları dinletmek istediğimi söyledim.

Nükhet buluşma yeri olarak Atilla Özdemiroğlu’nun evini seçti.
Anladığım kadarıyla güvendiği bir müzik adamı olan Atilla’nın fikrni almak istiyordu.

Öyle de oldu. Bu yarışmalarda birden çok kez rakibim olan Atilla 1982 yılında yine rakiplerimden olan Selçuk Başar’ın benim şarkımda gitar çalarken gösterdiği özene benzer bir şekilde son derecede objektif davrandı ve şarkıları çok beğendiğini söyledi.

Sirada Neco ile buluşmak ve bu beraberliğe onu da ikna etmek vardı. Bunda bir zorluk çıkacağını düşünmüyordum. Neco ve Nükhet çok iyi iki arkadaştılar. Biz de 1982 yılında aramızda medyaya da yansıyan bazı çekişmeler yaşamış olsak da aradan daha 15 gün geçmeden Seoul seyahati için uçağa bindiğimiz anda bunları arkamızda bırakmış ve hem çok uyumlu bir seyahat yapmış hem de başarılı bir sonuçla geri dönmüştük.

Ve düşündüğüm gibi de oldu.

Hızla çalışmalara başladık, kayıtları yaptık ve son başvuru gününde de bantları TRT’ye teslim ettik.

Öncelikle Neco ve Nükhet’I bir araya getirmek benim fikrimdi. Ama daha da önemlisi bana böyle bir durum söz kponusu olduğundan hiç bahsetmemişlerdi bile.

Bir yarışmaya katılıyorsanız önce siz seslendirdiğiniz şarkıya saygı duyacak, ona güvendiğinizi belli edecektiniz. Tamam ben de iki şarkı göndermiştim ama bunun bir mantığı vardı.Jüri Avrupa Finali için hızlı şarkı daha doğru bir seçim olur diye düşünürse buyurun size hızlı şarkı, slow şarkı daha doğru derlerse de buyurun size bir slow şarkı demiş oluyordum.

Bu sürpriz beni zaten bir anda yarışmadan soğuttu çünkü şansımızın azaldığını düşünüyordum. Bütün bunlar yetmez gibi Neco ve Nükhet bir de her konuda kendi kendilerine hareket etmeye başladılar.

Halbuki benim başarılarımın arkaında sadece bestelerim yoktu. Bir prodüktör gibi hareket ediyordum. Hangi şarkı için nasıl bir giysi seçilmeli, koreografi ( şarkı slow dahi olsa sahnedeki vücut dili ve hareketleri ) nasıl olmalı, röportajlarda neler söylenmeli neler kesinlikle söylenmemeli ve bunlara benzeer bİr çok şey. Bunlar çok iyi bilidğim şeylerdi ve sonuçta da 1990 yılınan itibaren hayatımı Türkiye’nin en önde gelen firma ve markalarına bu konuda danışmanlık yaparak kazandım.

Bunun üzerine ben de hiç düşünmeden bugün bile çok sevdiğim ve hala uyguladığım “ne haliniz varsa görün” moduna girdim. Yani kendimi tamamı ile çektim.

SEV adlı şarkımın son derecede doğal tavırlarla ve olduğunca sade giysilerle sunulması gerekirken Nükhet baloya gider gibi giyinmişti ve oldukça abartılı vücut hareketleri ve yüz mimikleri yaparak söylüyordu.

Buna okuyanların inanması zor olacak ama içimden sürekli “inşallah Mazhar’lar kazanır” diye geçiriyordum. Açıkçası kazanmak istemiyordum ama MFÖ dışında bir yarışmacının kazanması da beni rahatsız edecekti.

Ertesi gün gazetelerde çıkan haberlere göre ise ilk turda hiç bir beste gerekli olan oy sayısına erişememiş, ikinci turda Aşık Oldum 6 oy alırken SEV 7 oya yükselmiş salt çoğunluk şartının ortan kaltığı son turda ise SEV 8 oya çıkarken belli ki SEV’in kazanmasını istemeyen üç kişi daha oylarını değiştirerk Aşık Oldum’a vermisler ve SEV’in 1 puan üstünde9 oyla kazanmasını sağlamışlar.

Kendisine teşekkür edip evime doğru yola koyuldum.

1985 Eurovision Gazete ve Dergi Küpürleri