Şarkı Söylemek Lazım

Son derecede başarılı geçen BUZDA DANS yarışması sırasında orijinal adı CELEBRITY DUETS (ÜNLÜLERİN DÜETLERİ) olan bir formatın ŞARKI SÖYLEMEK LAZIM adı ile yayına gireceğinin haberleri kulağımıza gelmişti.

ŞARKI SÖYLEMEK LAZIM Ş

Şarkı Söylemek Lazım Yarışması

Son derecede başarılı geçen BUZDA DANS yarışması sırasında orijinal adı CELEBRITY DUETS (ÜNLÜLERİN DÜETLERİ) olan bir formatın ŞARKI SÖYLEMEK LAZIM adı ile yayına gireceğinin haberleri kulağımıza gelmişti . Hatta SHOW TV yetkililerinden bazıları Buzda Dans sırasında bana gelip “ sizi bu yarışmamızda da jüri üyesi olarak görmek istiyoruz” demişlerdi.

Ancak Med Yapım’ın beni bu yarışmada da görmek istediğinden çok emin değildim çünkü onların beklediği gibi hareket etmiyor, bana hiç bir konuda karışmalarına izin vermiyor , fikirlerimin ve konuşmalarımın ne şekilde olacağına hür iradem ile karar veriyordum.

Düşündüğüm gibi de oldu ve yarışmanın başlamasına bir kaç gün kalmış olmasına rağmen beni arayan ya da soran olmadı. Halbuki Buzda Dans yarışması başlamadan daha bir ay önce jüri üyesi olacağım kesinleşmişti.

Show TV “Şarkı Söylemek Lazım” Haberi

Bu dönem tam Serhat Hacıpaşalıoğlu ile birlikte yurt dışındaki müzik çalışmalarımıza ağıırlık verdiğimiz bir dönemdi. Brüksel’de yaptığımız bu çalışmalarda boş stüdyo günü bulmak da büyük önem taşıyordu.

Şarkı Söylemek Lazım’ın başlayacağı haftanın ortasına doğru Brüksel’den stüdyonun boş olduğu haberi gelince Perşembe günü Brüksel’e uçtum.

Ertesi sabah da kayıtlara başladık. Henüz daha bir kaç saat geçmemişti ki sekreter heyecanla yanıma gelip “ size bir telefon var çok acil olduğunu söylediler” dedi.

Merak içinde yukarı çıktım. Karşımda Med Yapım’dan Fatih Cesur vardı. “ Abi seni bu jürimizde de görmek istiyoruz” dedi. “ Fatih bu kadar geç söylenir mi bu. Ben Brüksel’deyim” deyince “ Hiç dert değil abi. Sana hemen business biletini alıyorum. Havaalanında limuzinin seni bekliyor olacak. Doğru yarışma salonuna gelirsin. Ertesi sabah da yine limuzinle alana göndeririz oradan da business ile hemen geri uçar işini halledersin” dedi.

Yarışmanın en iyi bildiğim bir konuda bir olması , jüride ise ilk defa tanışacağım Oray Eğin’in dışında İnci Çayırlı, Erol Büyükburç, Fuat Güner, Eyşan Özhim gibi çok yakından tanıdığım saygın isimlerin yer alması bu teklifi çok düşünmeden kabul etmeme neden oldu.

Ve gerçekten de bir Cumartesi sabahı Brüksel’den İstanbul’a uçtum, akşam yarışmada jüri üyesi olarak yerimi aldım ve Pazar günü de tekrar Brüksel’e uçtum.

Bu kararı almam sonrasında bana “telefonunu mutlaka yukarıda sekreterin yanında bırak çünkü seni jüri üyeliğin için arayacaklar” diyen bir yakınıma çok şey borçluyum. Telefonu yukarıda bırak demişti çünkü daha önceki çalışmalarımızdan stüdyoda telefonun çekmediğini biliyordu. Bu isteği tabi bana çok komik gelmişti çünkü yukarıda da belirttiğim gibi yarışmanın başlamasına sadece 1 gün kala bir jüri üyesinin seçilmesi görülmüş bir şey değildi. Ama onu kırmamak için ve aradığında bana ulaşabilsin diye telefonumu gerçekten de yukarıda bıraktım ve dediği de oldu.

Şarkı Söylemek Lazım’da da Buzda Dans gibi hayatlarında hiç şarkıcılık yapmamış ama çeşitli alanlarda ünlü olmuş kişiler profesyonel şarkıcılar ile ikili oluyorlar ve bu ikililerden her hafta birisi elenerek finale doğru gidiliyordu.

Buzda Dans’tan farklı olarak burada her iki yarışmacı da ünlü isimler idi  ve her ikisi de Türk vatandaşı idiler.

Yarışmacı ikililer şu şekilde seçilmişlerdi

  • İlhan Şeşen – Zuhal Topal
  • Hilal Özdemir – Hazım Körmükçü
  • Hakan Aysev – Serap Ezgü
  • Ferda Anıl Yarkın – Helin Avşar
  • Suat Suna – Irmak Ünal
  • Metin Arolat – Hande Subaşı
  • Işın Karaca – Vatan Şaşmaz
  • Burcu Güneş – Berke Hürcan
  • Yeliz – Semih Saygıner
  • Linet – Erhan Yazıcıoğlu
  • Zeynep Dizdar – Yağmur Atacan
  • Mirkelam – Didem Uzel
Bu yarışmada zaman zaman jüri üyeleri yarışmacıların da önüne çıktı.

Kamuoyunun ilk kez bu yarışmada tanıdığı şimdilerde ise Habertürk yazarı olarakABD’de yaşayan ve siysi konularda sık sık görüşüne yer verilen Oray Eğin’in oldukça sıradışı bir kişiliğe sahip olması nedeni ile İnci Çayırlı ve Sezen Aksu ile giriştiği karşılıklı polemikler bayağı ses getirdi.

Bunun dışında çok sevdiğim arkadaşım Fuat Güner ile bir çok konuda ters düşmemiz ve tartışmamız, şirketimin organize ettiği defillerde yıllarca manken olarak görev verdiğimiz Eyşan Özhim’inarada bir yaptığı “şirin” gaflar da yarışmaya renk katıyordu.

Ama tabii ki bir dönem Tarkan’ın bugünkü ününden bile daha çok üne sahip olan Erol Büyükburç’un belki de haklı olarak daha fazla söz hakkına sahip olmayı ve yaptığı yorumların tartışmaya açık olmamasını istemesi de oldukça dikkat çekiyor ve ses getiriyordu.

Bunlardan en ilginci medyada “ Ben Saksı Değilim” başlığı ile geniş yer alan çıkışı oldu.

Bu çıkışının benim yaptığım bir yorum sonrasında olduğunu ve bunun geleceğini hissedip Eyşan Özhim ve Oray Eğin’e “aman Erol abi ile biraz dikkatli konuşun, çok sinirlendi” dediğimi dün gibi hatırlıyorum ama bu hangi yorumum sonrasında olmuştu ile ilgili kafamda bir çok alternatif konu var.

Çünkü kendisine gerçekten de duyduğum saygıyı hiç kaybetmeden ve bunu da cümle başlarımda belirterek bir çok konuda Erol abi ile ters düşmüştüm.

Sadece şunu çok iyi hatırlıyorum. Yaptığım ve onun fikirlerine katılmadığımı belirttiğim bir yorumum sonrasında bana cevap vermek istedi ama aklına söyleyeceği cümleler anında gelmediğinden söz istemekte gecikti. Tam o sırada da Behzat Uygur rejiden gelen uyarı ile bir sonraki yarışmacıya geçiyoruz deyip söz vermediğinden de bu patlama meydana geldi. Cümleleri arasında geçen “çoluk çocuğa söz veriyorsunuz”da biraz bu nedenle söylenmişti.

Benim başıma aynısı geldiğinde ve söz alamadığımda ısrarlla bunun üzerine gidiyor ve söz alana kadar da mücadeleyi bırakmıyordum.

Hatta bir keresinde ne yapıp edip söz aldıktan sonra cümlemi bitirdiğimde biraz önce bana “söz veremeyeceğim devam etmemiz gerekiyor” demiş olan Behzat Uygur’a “ Behzat gördün mü bak ben istediğim zaman söz alırım” dediğimde o da bana “ sevgili Olcayto Ahmet Tuğsuz, bana bub-nu söylediniz de başınız göğe mi erdi “ diyerek bir serzenişte bulunmuştu.

Yarışmada Semih Saygıner, Zühal Topal ve Hande Subaşı diğer yarışmacılar arasında hemen sivrilen seslere sahiptiler ama Hande Subaşı profesyonel olarak da şarkıcılık mesleğini icra edebilecek tek yarışmacı idi.

Ne yazık ki belki de partneri Metin Arolat’ın ( o da son derecede başarılı idi ) SMS potansiyeli çok yüksek olmadığından Hazım Körmükçü, Helin Avşar , Vatan Şaşmaz gibi isimlerden dahi önce elenerek yarışmaya veda etti.

Oldukça renkli geçen bu yarışmanın final gecesinde olanları Medya Radar adlı bir web sitesi oldukça güzel kalrmr almış. Ben de burada aynen yayınlıyorum.

Ve Show TV´nin `Şarkı Söylemek Lâzım´ adlı yarışması Zuhal Topal & İlhan Şeşen çiftinin zaferiyle noktalandı. Semih Saygıner & Yeliz çifti ikinci olurken, Didem Uzel & Mirkelam çifti üçüncülükle yetindi!

Topal & Şeşen ikilisi 100 bin YTL´yi nasıl paylaşacak, Uzak Doğu gezisine nasıl gidecek bilemeyiz ama Türk halkı, SMS gönderme çilesinden hâlâ kurtululamadı. [çünkü PopStar Alaturka hâlâ devam ediyor]

Semih Saygıner, yarışmaya geçmeden önce `bilardocular´dan SMS istedi… Zuhal´in arkasında ise asker olan kardeşinin asker arkadaşları vardı… Sonuçta galip çıkan askerler oldu!

Gelelim dün gece yaşananlara; Sevgili Behzat Uygur ve partneri Zeynep Tokuş, `gaf´ olayında birbirleriyle yarışırken son sözü yine kendileri söyledi:

Zeynep: “Behzat, senin bu geceki gaflarından rahat bir VTR çıkar…”
Behzat: “Ya seninkiler… 13 bölümlük bir dizi olur…”

Yarışma öncesi finalistlere ilk sorulan soru “100 bin YTL´yi kazanırsanız ne yapacaksınız?” şeklindeydi. Cevaplar şöyle geldi:

Semih Saygıner: “Bunun plânını yapmadım. Yeliz´le tek bir kelime bile konuşmadım. Parayla işim olmaz…”

Zuhal Topal: “Hiç düşünmedik… Ama harcayacak bir yer her zaman bulunur…”

Didem Uzel: “Kazanırsam Mirkelam´la bölüşeceğim…”

Finalde; elenen çiftler de sahneye çıktı…

Hande Subaşı & Metin Arolat çifti `Hep Böyle Kal´ı tamamladıktan sonra Olcayto Ahmet Tuğsuz, açık yüreklilikle söyledi: “Bu gece kim birinci olursa olsun, benim kalbimin birincisi Hande´dir…”

Yarışmacı çiftlere düet olarak söylemeleri için ortak bir şarkı seçilmişti: `Sevdim Seni Bir Kere´
Ajda Pekkan´dan da uzun yıllar keyifle dinlediğimiz bu şarkının söz ve müziğinin Özdemir Erdoğan gibi bir ustaya ait olduğunu açıklamak doğru olurdu… Hatta bu açıklamayı kendini dün gece `Pop Tarihi´nin Kralı´ ilân eden Sayın Erol Büyükburç´tan beklerdik… Eyşan Özhim, bu şarkı için Semih´e 10, Zuhal´a 9, Didem´e de 8 puan verdi. Gerekçesini de şöyle açıkladı: “Hiç sevmediğim bir şarkı… İkinci defa dinleyince esnemeye başlıyorum…”

Herkes, her şarkıyı sevmek zorunda değil ama `seksi manken´in böyle bir açıklamayı milyonların önünde yapması en azından Özdemir Erdoğan´a karşı yapılan bir ayıp, hatta ayıbın da ötesinde bir saygısızlıktı…

Bu arada Büyükburç, ikinci bölümde jüri masasına eski sahne kıyafetlerinden biri ile oturdu. Behzat, hemen benzetmesini yaptı: “Ve işte karşınızda Dünyayı Kurtaran Adam´ın Oğlu…”

O sırada eski finalistlerden Erhan Yazıcıoğlu ile Erol Büyükburç arasında başlayan sözlü tartışma büyüyordu ki Allah´tan araya Behzat girdi ve durumu kurtardı.

Burada hemen bir parantez açalım; Behzat Uygur, gaf yapabilir, dili sürçebilir… Canlı yayındır olur! Ama o yüzündeki `babadan kalma´ gülümseme asla eksik olmaz! Ve durumu kurtarır! Zaten şu renkli camda kaç tane `işini bilen´ sunucu kaldı ki

İş, Sanat ve daha fazlası için, benimle iletişime geçin.

Olcayto Ahmet Tuğsuz

Olcayto Ahmet Tuğsuz