Derishow

DERİSHOW faaliyetimiz süresince çalışmaktan en çok mutluluk duyduğumuz firma oldu ve birlikte çok başarılı bir çok projeye imza attık.

DERİSHOW DERİSHOW DER

Derishow Defile Organizasyonları

DERİSHOW faaliyetimiz süresince çalışmaktan en çok mutluluk duyduğumuz firma oldu ve birlikte çok başarılı bir çok projeye imza attık.

Her ikisi de İTÜ Mimarlık Fakültesi mezunu olan sahipleri Fatoş ve Sancar AHUNBAY gustoları, parlak zekaları ve yarattıkları mükemmel çalışma ortamı ile tüm organizasyonların başarısına büyük katkıda bulunmuşlardır.

İlk tanışmamız UFAŞ yıllarımızda henüz yeni kurulmuş, küçük ama son derecede büyük hayalleri olan bir marka oldukları günlere gitmektedir. O günlerde birlikte yaptığımız yine başarılı bir kaç organizasyon PROMOT ‘un faaliyete geçmesi sonrasında çok daha iddialı ve dünya çapında organizasyonlar ile devam etmiştir.

Nişantaşı Akkavak Sokak’ta küçük bir mağazada başlayan faaliyetleri daha sonra Vali Konağı’nın en prestijli binasında, Ak Merkez içinde görkemli bir alana yayılan mağazalarında devam etmiş, merkezlerini ise Polat Towers karşısındaki çok amaçlı 4 katlı binalarına taşımışlardır.

PROMOT’u genel olarak tanıtırken “gerçekleştirdiği tüm organizasyonları müdahale edilmesine izin vermeden sıfırdan alıp anahtar teslimi olarak son aşamasına getiren “bir şirket olduğu vurgulanmıştı.”

Derishow bunun tek istisnasıdır.

Derishow Nişantaşı

Derishow Nişantaşı Mağazası

Derishow Fulya Mağazası

Yeni bir proje için görüşmeye gidildiğinde onların kafalarında bir konsept zaten oluşmuştur. Bununla beraber DERİSHOW aynı zamanda yaratıcı önerilere en açık olan , beyin jimnastiğine en büyük değeri veren , daha duyduğu anda iyi bir fikirin hemen farkına varan, yaratıcı fikirlere saygı duyan ve yüksek sesle takdir etmesini de bilen bir firmadır.

PROMOT organizasyonları içinde çok önemli bir yere sahip olan ve tüm büyük moda markalarının bir araya getirildiği NİŞANTAŞI’M etkinlikleri de Olcayto Ahmet Tuğsuz ve Fatoş Ahunbay’un kafa kafaya vererek başarı ile yürüttükleri bir projedir.

Derishow

Derishow: Stilin Felsefesi | Broşür Kapağı

Derishow: Stilin Felsefesi

Aya Irini

Galatasaray Lisesi

Derishow: Hayal Edebilen, Yenidir. | Broşür Kapağı

Derishow: Hayal Edebilen Yenidir

Sloganı ile tanımlanan Deri Show Galatasaray Lisesi Organizasyonu’nun amacı yaratıcılığın ve hayalleri gerçekleştirme dürtüsünün çocuk yaşlardan itibaren beyinlere yerleştirilmesi gerektiğini vurgulamak idi.

Bu nedenle mekân olarak Galatasaray Lisesi gün olarak da 23 Nisan tarihi seçildi.

Defilenin broşüründe de tüm konularda katkıda bulunan herkes bir ilkokul fotoğrafı ile yer aldı.

Defile başlamadan önce davetlileri bir sürpriz bekliyordu. Başöğretmen kılığında podyuma çıkan bir Deri Show yetkilisi (herkes ünlü bir oyuncu sandı ama gerçek bu idi) sanki bir okulun öğrencilerine hitap ediyor gibi direktifler verdi hatta bir davetliyi de azarladı. Kahkahalar arasında bu azarlamaya muhatap olan isim ise Korhan Abay oldu.

İki bölümden oluşan defilenin ilk bölümünde her biri bir çocuk masalından ilham alınarak yaratılmış Deri Show ürünleri her yeni koleksiyon podyumda yer almadan önce ekrana o masaldan alınmış görüntüler aksettirilerek başlatıldı.

İkinci bölüm ise organizasyonun amacını tam manası ile gözler önüne seren bir sürpriz idi.

İlkokullar arası bir “moda tasarım yarışması” yapan Deri Show başvuran dosyalardaki çizimler arasından finale kalmayı başaran küçüklerin hayallerini bire bir üreterek mankenler ile podyuma çıkardı. Davetliler çizimler ile podyumdaki ürünler arasındaki inanılması zor derecedeki benzerlik karşısında şaşkınlıklarını gizleyemediler.

Ürünlerin tek tek sunulması sonrasında da dereceye giren ve mansiyon alan ilkokul öğrencileri açıklanarak sahneye davet edildiler.

Defile Zeliha Berksoy ve tüm mankenlerin Hayal Pergeli adlı şiiri okumaları ve Happy Day adlı şarkıyı hep birlikte söylemeleri ile son buldu.

Derishow

Derishow: Kendi Gibi Olan, Yenidir. | Broşür Kapağı

Derishow: Kendi Gibi Olan Yenidir

Olcayto Ahmet Tuğsuz:
KENDİ GİBİ OLAN YENİDİR projesi de her zaman olduğu gibi Fatoş Ahunbay’ın bizi bir görüşme için davet etmesi ile başladı. Bir organizasyonun planlanmasında en önemli etken mekan seçimidir. Bu proje için de akıllarında olan mekan Aya İrini idi

Daha önce Stilin Felsefesi organizasyonumuz için Fatoş hanım ile birlikte Ayasofya Müdürlüğü’nü ziyaret edip bir defile organizasyonu gerçekleştirmek için izin aldığımızdan ve verdiğimiz sözleri de tuttuğumuzdan Aya İrini’yi kiralamak zor olmadı.

Fatoş hanımın kafasındaki projede aşağıda da okuyacağınız gibi davetlilerin bir çok kapıdan geçerek defile alanına girmeleri vardı.

Ben hemen buna bir sürpriz kapı daha eklemeyi önerdim.

Davetliler son kapıdan geçtiklerinde kendilerini birden defile podyumunun üstünde bulacaklardı.

İlk gelen davetliler için biz bir alkış efekti kullanacağız, daha sonrakiler ise buna gerek kalmadan daha önce bu sürprizi yaşamış olan yeni gelecekleri heyecanla bekleyen davetlilerin kahkahalar içindeki alkışları ile son sürat yerlerine oturacaklardı.

Her organizasyonda yaptığım gibi daha etkinlik gerçekleşmeden sanki olup bitmiş gibi yazdığım ve medya mensuplarına dağıttığımız basin bülteninde “ bazı davetliler hayatları podyumda geçmiş bir top model edası ile yürüyerek yerlerine otururlarken bazı davetliler ise ya son sürat yürüyüp yerlerine geçtiler ya da hızla geri döndüler ve saklandılar” diye yazmıştım. Aynen de böyle oldu.

Derishow

Hıncal Uluç’un Yazısı

Söz : AHMET GÜNTAN
Müzik : OLCAYTO AHMET TUĞSUZ
Seslendirenler : OLCAYTO AHMET TUĞSUZ – MURAT ÇEKEM

Hıncal Uluç

Hıncal Uluç, Sabah gazetesindeki köşesinde Aya İrini’deki geceyi yazıyor.

Bu arada Fatoş hanım bana reklam şirketleri olan EKOL’ün Yaratcı Direktörü Ahmet Güntan’ın yazdığı basın ilan metni ile ilgli fikrimi sordu.
Metin doğal olarak bir “düz yazı” şeklinde kaleme alınmış olsa da okuduğum anda bunu besteleyebileceğimi ve defile finalinde bir mizansen içinde kullanabileceğimizi düşündüm.

Fatoş hanım her fikrimde olduğu gibi bunu da memnuniyetle karşıladı ve daha ilk toplantıda tüm diğer konularda da karar birliğine vararak çalışmalara başladık.

Mankenlerin Bilge Tuğsuz Kayakıran’ın korografisi ile Derishow’un yeni koleksiyonunu sunacakları defile yanında gecenin bir diğer büyük sürprizi de Safiye Ayla, Semiha Berksoy ve Müzeyyen Senar gibi ömürleri boyunca kendileri gibi olmayı ve yeni kalmayı başarmış üç efsane ismin sahneye davet edilerek onurlandırılacak olmaları idi.

Safiye Ayla, Müzeyyen Senar, Seniha Berksoy

Safiye Ayla, Müzeyyen Senar ve Seniha Berksoy

Etkinlik gününü anlatmayı bunu organizasyon sonrasında dönemin marjinal dergisi Express’te yazdığı yazı ile benden çok daha iyi kaleme alan Erdir ZAT’a bırakıyorum. (Bkz. Yapı Kredi Yayınları)

DERİSHOW’UN BEYAZ TÜRK SEÇKİNLERİNE ÇAĞRISI

KENDİNİZ GİBİ OLUN

“Kimi zaman öyle şeylerle karşılaşır ki insan artık eskisi gibi kalması mümkün değildir. Bir eşik geçilmiş, baktığın yer, bakışın, hatta gözlerin değişmiştir. Sözgelimi Suç ve Ceza’yı okuduktan sonra artık eskisi gibi olamazsın.Gece vakti çalan bir telefon, çapkın bir tebessüm veya bir bahar hafifliği beklenmedik bir biçimde eşiğin oluverir. Narsisus efsanesi de böyle bir altüst oluşu anlatır.Bir gün suda aksini görür ve Narsisus ve kendine aşık olur.

Derishow konuklarını önce “kendine yeniden bakmaya” davet etti. (OAT Notu : Davetiyenin içinde bir ayna vardı) Davetiye sahibini her şeyden önce Narsisus’un sesine kulak vermeye, kendini sevmeye çağırıyordu.”Kendi gibi olan yenidir , kendiniz gibi olun“ diyordu. Sanki bir “seçkinler rönesansı” özleniyordu.

Bir kapıdan gireceksin, neler neler göreceksin. Konukların niteliğini düşündükçe, davetiyedeki çağrının akibetini merak etmemek mümkün değildi. Alıngan seçkinleri “kendinizden başka denemediğiniz şey kalmadı, gelin artık kendiniz olun” diye paylayıp bu işi nasıl yapacaklarını göstermeyi vadeden bir şovun elbette seyir değeri de olacaktı.

Konuklar kapıda küçük yüksük kadehlerde sunulan aşk iksiriyle karşılandı. Ta bahçeden başlayan sıra mumların kılavuzluk ettiüi giriş güzergahı, Aya İrini’nin görkemli kapısından geçip sırasıyla düş kapısı, içtihad kapısı ve şeş kapısını katettikten sonradevasa çuval separasyonlarınınçevrelediği salon girişine ulaşıyordu. Anlayacağınız “muhteşem gece” dedirtecek her türlü önlem alınmıştı. Tabii bütün bunlarantrenin küçük bir parçasını oluşturuyordu. Adıl antreyi saklamışlardı.

Salona vadedilen taze hayata dokunduğunuzu müjdeleyen elma yeşili perdeler arasından girilecekti. Ama girenleri bir sürpriz bekliyordu. Salonun girişi BİZZAT PODYUMDU. Yani önce birazdan mankenlerin gezineceği podyuma çıkıp sonra alkış efektleri eşliğinde salondaki yerinize geçecektiniz. Ne de olsa aynanıza bakmış, kendiniz gibi olmaya, yeni olmaya karar vermiştiniz. Dolayısıyla salona mankenler gibi podyumdan girmenizde hiç bir sakınca yoktu.

Olmadı da. Böylece gösterinin birinci bölümü başladı. Aşağı yukarı defile kadar uzun süren bu bölümde geceye katılan herksei takip ışıkları ve ısrarlı alkış efektleri eşliğinde salona aldılar. Salon doldukça tansiyon arttı. Tansiyon arttıkça gözler yeşil perdenin ardından çıkacak seçkin sürprizlere, medyanın kullandığı ifadeyle“ zoraki mankenlere” daha bir kilitlendi.

Ve nihayet defile. İlk olarak gecenin tematik rengi elma yeşili boy gösterdi sahnede. 90’ların modasını peşine takan “Grunge’a “göz kirpan dokuz giysi, dirsek altına kadar çıkan uzun elma yeşili eldivenleriyle dokuz pop model. Sihirli dokunuş. Beyaz Türk seçkinleri “ giydirmeye“ soyunmuş bir gösterinin başlangıcı olarak “umut verici” bir bölümdü bu.

Acaba gerçekten değişiyorlar mı, kadınlar göbeklerini açıp erkekler pembe takıma mor fular bağlayacak mı. Yoksa bunun da bir sınırı mı var. Öyle ya “cesur giysi” diye bir kavram olduğu sürece “giyinme cesareti” de olacaktır. Podyumda tahammülü kolay seyredersin, bir uçukluktur biter.Ama giymeye gelince… Giymez kimse. Hele seçkinler bu konuda herkesten daha tutucudur.

Zaten Derishow da müşterilerini fazla üzmeyecekti. Kendi gibi olmakla “özgür giyim” kastedilmiyordu.Defile başlangıçta beğenileri şöyle bir yoklayıp geri çark etti. Sonra siyah, gri, bej, kahve ve beyaz . Bildiğimiz çizgi. Peki bütün bu patırtı neydi. “Kendin gibi ol“ mesajı hedefini nereden vurmak istiyordu? En zayıf noktadan. Madem ki burjuva olmak istiyorsunuz öyleyse burjuva gibi olun, burjuva gibi giyinin.

Visconti’nin filmlerinde ince ince anlattığı klasik burjuva karakteristiğiyle günümüzn moda terndini başka deyişle klasikle moderni birleştiren bir ilhamın ürünleri vardı podyumda. Bu anlayış plaj kıyafetinden gelinliğe kadar çeşitlenmiş , genç kızlardan yaşlı adamlara “kendi olma “hafifliğini gösterecek her seçkinin uygun bir şeyler bulabileceği bir koleksiyon haline getirilmişti.

Finalde Olcayto Ahmet Tuğsuz ile Mercury’den Çene Murat’ın söylediği “Kendi Gibi Olan Yenidir” şarkısı eşliğinde bütün mankenlerin beyaz giysileriyle katıldığı tempolu bir şov vardı. Klasikle modernin buluşması “kendi olup yeni kalan” üç büyüğü, Safiye Ayla, Semiha Berksoy ve Müzeyyen Senar’I onurlandırarak son kez vurgulandı.

İzlenimlerim bunlar.

Şimdi bu gösterinin bir araya getirdiği şeyleri düşünüyorum. Orhan Gencebay, Aya İrini, Safiye Ayla, Visconti, Narsius, Grunge, herkesi kendi gibi olmaya çağıran metin ve şu bizim bütünemeyen eksik burjuvalar. Giderek moda, yenilik. Güzelliğin acımasız iktidarı. Paranın her şeyi değiştiren gücü. Aya İrini’nin rutubetli, buyurgan mistisizmi. Bir türlü itiraf edilemeyen şu gizli hiristiyanlık. Teşhirci tevazu, utangaç orji, kışkırtıcı namus, kör beğeni, bakire İstanbul.

Adalet duygum sarsıldıkça kafam açılıyor. Kendin gibi olmaktan şunu anlıyorum. Ya içindeki kara hayvanı öldürürsün ya da serbest bırakırsın.

Derishow Davetiye

Derishow Relax | Broşür Kapağı

Derishow: Derishow Relax

Olcayto Ahmet Tuğsuz:

DERİSHOW’UN İzmir Arkeoloji Müzesi’ndeki defilesi PROMOT’un ilk kuruluş günlerine rastlıyor.

Bu nedenle defilede görev alan mankenler Bahar Noyan, Gülay Onay, 1988 Türkiye Güzeli Meltem Hakarar, Engin Koç, İsmet Özhan, Ertan Aydınoğulları, Serdar Önal gibi UFAŞ döneminde çalıştığımız mankenler ile yeni yeni keşfetmeye başladığımız mankenlerden oluşuyor.

Bu defilede ilk defa mankenliğe başlayan yeni mankenlerden Eyşan Özhim ve Maide Erçelebi ileride en çok çalıştığımız mankenler arasında yer alacak ancak Şiva Gerede Paris’e gidip fotoğrafçılık okuyacak, Deniz Oğuz iş hayatına atılacak, Julia Ponce ise ülkesine geri dönecek.

Bu defilenin bir diğer özelliği de Promot kadrosunda “asistan” olarak görev yapan Eren Güneri’nin UFAŞ döneminde gazetelere ilan vererek eğittiğimiz ve daha sonra birçok defilemizde yer alan mankenlerden biri olması. Eren ile daha sonraları manken olarak da birçok defilemizde görev yapacak.

Yine ilginç olan bir konu da ses ve ışık sistemleri için STARAS ile çalışıyor olmamız, çünkü Staras Genel Müdür olduğum yıllarda UFAŞ bünyesinde çalışan Sinan Örsçelik ve Adnan Kasktaş’ın arkadaşları Ayhan Özel ile birlikte kurdukları bir firma.

Daha sonra da yıllarca nerede ise tüm organizasyonlarımızda onlarla çalışacağız.

Ahmet SAN da yine bizim gibi yaptığı tüm konser organizasyonlarında STARAS ile çalıştı.

Defilede görev yapan makyöz Oya TOLGA ve seslendirme sanatçısı Lami SESAR da konularının en iyileri ve uzun yıllar birlikte çalışacağımız iki isim. (Lami SESAR’ı maalesef 1 Ocak 1997 günü ebediyete uğurladık)

Staras

Ses ve Işık STARAS

İzmir Arkeoloji Müzesindeki Defilede Çalıştığımız Kadın Mankenler

Erkek Mankenler

Fatoş Ahunbay

Fatoş Ahunbay

ODTÜ Günlerimden yakın arkadaşım Figen Batur, Fatoş Ahunbay ile röportaj yapıyor.

Derishow: Derishow Relax

Ankara Arkeoloji Müzesi

Derishow: Derishow Relax

İzmir Arkeoloji Müzesi

Derishow: Sanfa

Pera Palas

Derishow: Prestij Koleksiyon

Derishow Otim Mağazası

İş, Sanat ve daha fazlası için, benimle iletişime geçin.

Olcayto Ahmet Tuğsuz

Olcayto Ahmet Tuğsuz