1981 Eurovision
1978 yılında Türkiye’yi Paris’te Grup Nazar’ın bir elemanı olarak temsil eden Tuğsuz’un 1981 yılı besteci olarak ilk Eurovision deneyimi…
EUROVISION 1981 EUROVISI
1981 Eurovision
1981 Eurovision Şarkı Yarışması Olcayto Ahmet Tuğsuz için en ilginç yarışma oldu.
Öncelikle 1978 yılında Türkiye’yi Paris’te Grup Nazar’ın bir elemanı olarak temsil eden Tuğsuz’un 1981 yılı besteci olarak ilk Eurovision deneyimi idi.
Bunun dışında bu yılki yarışmada oldukça enteresan olaylar yaşandı.
Bütün bunları yine Olcayto Ahmet Tuğsuz’un anlatımı ile aşağıda bulacaksınız.
Olcayto Ahmet Tuğsuz:
1978 yılındaki başarımız ve Paris’te yaşadığımız görkemli organizasyon sonrasında Eurovision artık benim için bir tutku haline gelmişti. 1979 yılında ülkemizde üst üste iki yıl 1. olmanın mümkün olmayacağını düşündüğümden herhangi bir eser göndermedim.
1980 yılında ise TRT herkese açık bir yarışma yapmayarak Ajda Pekkan’ı şarkıcı, Şerif Yüzbaşıoğlu, Atilla Özdemiroğlu ve Cenk Taşkan’ı da besteciler olarak seçti ve yapılan finalde Atilla Özdemiroğlu’nun bestesi Petr’oil Türkiye’yi temsil etme hakkını kazandı.
Bunda da bir ilginçlik yaşadım çünkü finalin yapıldığı gün olan 24 Şubat 1980’de ben de Hilton otelinde evleniyordum.
1981 yılında yarışma nihayet tüm bestecilere açık olarak yapılınca ben de katılmaya karar verdim. Elemelere göndermek üzere seçtiğim şarkı da ve Dünya Dursun adlı bestem idi. İstanbul Gelişim Stüdyosu’nda Onno Tunç’un düzenlemesi ile kayıt ettiğim şarkıyı da kuzenim Zeynep Tuğsuz’a söylettim.
Kayıt bitip de şarkının bantını elime alırken kayıta “tonemaster” olarak katkıda bulunan Doruk (Onatkut) abi “sana bir şey söyleyeyim mi sen bir Chateubriand pişirdin ama bizim jürinin zevki köfte /ekmek maalesef” dedi.
Ve o bu cümleyi kurduğu anda benim de kafamda bir ışık çaktı. Doğru söylüyordu.
Hemen bir kayıt günü daha alarak stüdyoya çok yakın olan ofisime gittim ve önce anında İngilizce sözler ile yaptığım besteye Türkçe sözler yazdım. Sözleri yazarken de yarışmada Türkçe dezavantajını bir az da olsa ortadan kaldırmak için dilimize yerleşmiş ama kökeni İngilizce, daha doğrusu uluslararası olan “tango, müzik, melodi, otel, tiyatro, akordeon,piyano, dans, orkestra ” gibi kelimeler kullanmaya dikkat ettim.
Sonra da Onno’yu arayıp yeni bir şarkı kayıt şarkımızı istediğimi söyledim. Onno biraz ilgisiz kalıp şarkımızın iyi olduğunu söyleyince de Garo Mafyan ile çalışmaya karar verdim.
Çok yakın arkadaşım olan Onno’nun o günkü isteksizliği hem o günden başlayarak Garo ile sonu başarılı biten birçok çalışma yapmamız yanında 3 kez Eurovision 1.liği kazanmamıza da giden bir yolu açtı. Bu başarılarımız sonucunda da Garo bir anda en çok tercih edilen aranjör konumuna geldi. Hatta Eurovision yarışmalarına katılan şarkıların çoğu Garo tarafından aranje edildi.
Bu bestemi de yine Zeynep’e söylettim ama şarkının finale kalması halinde yaşının küçüklüğü nedeniyle sözler ile bir uyum söz konusu olmayacağından finalde yarışmak için başka bir şarkıcı seçeceğimi de belirttim. Aklımdaki şarkıcı da Neco idi.
Her iki şarkıyı da elemelere gönderdim ama sonuçlar açıklandığında tam Doruk abinin düşündüğü gibi oldu ve” VE DÜNYA DURSUN” finale kalamadı.
İlk olarak TRT ülkemizde yaşayan ve başarı elde etmiş tüm şarkıcıları İstanbul Radyoevi’ne davet ederek şarkıları dinletti ve isteyen şarkıcının istediği şarkıyı seslendirebileceğini ve finalde hangi şarkıyı hangi şarkıcının seslendireceğine TRT’nin seçtiği bir jürinin tüm bu şarkıcıları dinledikten sonra karar vereceğini açıkladı.
Bu biri hariç tüm bestecilerde ve bazı şarkıcılarda tam bir şok etkisi yaptı. Örneğin Nükhet Duru Cenk Taşkan’dan kendisi için İstanbul’u anlatan bir beste yapmasını istemiş ve Nükhet Duru’nun söylediği bu şarkı finale de kalmıştı ama şimdi bu şarkıyı finalde bir başka şarkıcının seslendirmesi olasılığı mevcuttu (ki öyle de oldu)
Ben de her zaman olduğu gibi şarkıcımı elbette kendim seçmek istiyordum. Bu şarkıcı şarkıyı sahiplenebilecek, fiziği ve sahne performansı ile şarkının melodisi ve bilhassa sözleri ile bütünlük sağlayabilecek ve yapacağımız uzun ön çalışmalarda da benim de anlaşabileceğim bir kişi olacaktı. Benim aklımdaki kişi de Neco idi. Şimdi iş şansa kalmıştı.
Fakat yapabileceğimiz bir şey yoktu. Şarkıcılar şarkıları dinledikten sonra kararlarını verdiler ve bunu TRT’ye bildirdiler. Bu seçimler gazetelere şöyle yansıdı.
Büyük Jüri’nin seçtiği sanatçılardan çoğu, seslendirmek için Olcayto Ahmet Tuğsuz’un şarkısını seçti.
Ben kişisel olarak tüm şarkıcılara eşit mesafede durmaya gayret ettim. Benden ne isteniliyor ise yaptım.
Heyecanlı bir bekleme süreci başlamıştı. Ama yine de bu kadarını kimse beklemiyordu.
Sonuçlar açıklandığında ortalık karıştı. Jüri, Nükhet Duru gibi o yılların en önde gelen seslerinden birinin kendi siparişi üzerine yapılan besteyi iyi seslendirmediğine karar vermiş ve İstanbul İstanbul adlı şarkıyı onun yerine o günlerde ismi hiç duyulmamış bir şarkıcı olan Ayşegül Aldinç’in seslendirmesine karar vermişti.
Benim bestem olan Nerede O Eski Tangolar’ı finalde seslendirmek için ise İBO seçilmişti. İBO kesinlikle kötü bir şarkıcı değildi ama bu yılın yine tüm yarışmacıları şaşırtan ilginç kararlarından biri kazanan şarkının aralarında Diyarbakır çeşitli illerde oluşturulan Halk Jürileri tarafından seçilecek olması idi ve İBO’nun böyle bir seçim sisteminde hiç şansı yoktu.
Neco’nun da bu seçime büyük tepkisi vardı!
İlginç olaylar sona ermiyordu. Her beste TRT tarafından açıklandığı gibi birçok şarkıcı tarafından seslendirilmiş ve içlerinden biri seçilmiş olmasına rağmen TANGOLAR ‘dan sonra en çok şarkıcının seçtiği “DÖNME DOLAP” adlı şarkıda ise ne olduysa birden seçen şarkıcılar seslendirmekten vaz geçmiş ve bestecinin tercih ettiği Zerrin Özer ve Modern Folk Üçlüsü otomatikman finale kalmışlardı.
Peki bitti mi? Hayır. Bu seçimden bir müddet sonra Zerrin Özer çekildiğini açıklayacak, bize böyle bir imkân hiç verilmediği halde Ali Kocatepe Ajda Pekkan, Nükhet Duru ve Sezen Aksu’ya teklifte bulunacaktı.
Daha en başta jüri tarafından seçilen isimler arasında olmasına rağmen yarışmaya katılamayacağını beyan eden Zerrin Özer, böylece menajeri marifetiyle bir anda kendini yarışmanın en iddialı ekiplerinden birinin içinde bulacaktı. Finalde yarışacağı kesinleşen tek ekipti Modern Folk Üçlüsü ve Zerrin Özer. Jüri ister istemez onları seçecekti çünkü son duruma göre şarkıya başka talipli çıkmamıştı.
Aynı basın toplantısında Ali Kocatepe, Nükhet Duru’ya basın yoluyla açık çağrı yapıyor ve çağrısını kendisine özel olarak yinelemeyeceğini ifade ediyordu, aynı çağrıyı Sezen Aksu ve Ajda Pekkan’a da yaptıklarını söylemeyi ihmal etmeden. “Eğer üçü birden evet derlerse çok seviniriz. Nükhet, Ajda ve Sezen’le birlikte çalışmaya, yarışmaya hazırız” diyordu Kocatepe, şarkısına ne derece güvendiğinin altını çizercesine. İşler hiç beklemedik şekilde tersine dönmüş ve Ali Kocatepe kısa süre öncesine kadar yarışmada en büyük rakibi olarak gördüğü Nükhet Duru’yla ittifak kurma noktasına gelmişti.
Onlar kabul etmeyince de Nükhet Duru’nun karşısında nasıl olup da İstanbul İstanbul adlı şarkıyı seslendirmek üzere seçilen Ayşegül Aldinç “Dönme Dolap” adlı şarkıda da yer alacaktı.
Bu arada gazetelerde Ayşegül Aldinç’in TRT mensubu ve jüride de yer aldığı söylenen Nejat Çetinok ile aşk yaşadığı haberleri yer alıyordu.
Bütün bunlar konuşulurken olan olduğundan yapılması gereken bu seçilen şarkıcılar ile çalışmalara başlamaktı. O güne kadar nerede ise hiç tanımadığım İBO beraber olduğumuz zamanlarda dünyanon en sempatik ve cana yakın insanı idi ama ayrıldıktan sonra bana basın mensuplarından aklımın hayalimin almadığı haberler geliyordu. Artık medyada yer bulmak istediği için mi bu sansasyonel açıklamaları yapıyordu bilmiyorum ama basında çıkan sürekli kavga ettiğimiz yolundaki haberler zaten az olan şansımızı iyice azaltıyordu. Ben ne kadar İBO imajını yükseltmeye çalışsam o yaptığı açıklamalar ile hem kendisinin hem de benim imajımı zedeliyordu.
Vokalde ve sahne görüntüsünde benimle birlikte Bilge’nin Tülin Okan Arı eğitim kurumundan arkadaşı olan Gülden Caner de onlara katılacaktık.
Ve böylece yarışma günü geldi çattı. Halk jürisi ve yaşanan diğer olaylar nedeniyle en ufak bir şansımızın olmadığının bilincindeydim ama katıldığım tüm yarışmalarda olduğu gibi ne yarışma evresinde ne de yarışma sonrasında hiç ağzımı açmadım ve sadece iyi bir performans sergilememiz konusunda odaklandım.
BASIN HABERİ
Şarkısını seslendiren KAYAHAN için basında yer alan haberler de son derecede seviyesiz idi.
KAYAHAN için huysuz diyenlere hep şunu söylemişimdir. Son derecede yetenekli bir besteci ve söz yazarı olan Kayahan kıymeti anlaşılana kadar çok sıkıntılar çekti. Burada da yazdığı gibi hayatını idame ettirmek için hiç layık olmadığı mekanlarda sahne almak zorunda kaldı. Halbuki o hep aynı söz yazarı ve aynı besteci idi. İşte siniri buna idi.
İş, Sanat ve daha fazlası için, benimle iletişime geçin.
Olcayto Ahmet Tuğsuz
Olcayto Ahmet Tuğsuz