Kaldırım Serçesi

Engin Cezzar – Gülriz Sururi tiyatrosu olarak ünlü Fransız şarkıcı Edith Piaf’ın hayatını anlatan Kaldırım Serçesi adlı oyunu sahneye koyacaklardı ve bu oyunda benim de Yves Montand rolünde yer almamı istiyorlardı.

KALDIRIM SERÇESİ KALDIRI

1982 Kaldırım Serçesi

Demir ticaretini bırakıp önce Atölye Relam ile başlayıp UFAŞ A.Ş. ile devam eden yeni iş hayatımın ilk günlerinden birinde Engin Abi (Cezzar) ve Gülriz Hanım (Sururi) beni arayarak bir konu hakkında görüşmek istediklerini söylediler.

Bu beni son derece mutlu eden bir şey oldu çünkü Hair turnesi için İzmir Fuarı’na giderken Neco oyundan ayrılıp da benim rolüm biraz daha arttığında genç yaşımın verdiği bir ataklıkla onlardan bazı maddi ve manevi ilave taleplerde bulunmuştum.

Onlar da kabul etmişlerdi. Ama bu ilk başlarda biraz egomu okşasa da müzikal bittikten hemen sonra bu davranışımdan utanmaya başlamıştım.

Elemelere gittiğimde bana “git bize babandan şu kadar para getir seni alalım” deseler hemen razı olacağım bir konuda biraz palazlanır palazlanmaz çok yanlış bir davranışta bulunmuş olduğumu düşünüyordum.

Bu yüzden benimle görüşmek istemeleri ve bunu çok samimi bir şekilde söylemeleri bana hala bir kızgınlık taşımadıkları manasına geliyordu ki bu da beni çok rahatlatmıştı.

Kaldırım Serçesi
Yılmaz Zafer, Gökhan Mete, Oktay Sözbir, Gülriz Sururi, Sevil Üstekin, Olcayto Ahmet Tuğsuz
Kaldırım Serçesi
Kaldırım Serçesi ve Edith Piaf üzerine Aydın Emeç’in ön yazısı
Kararlaştırdığımız gün Ayaspaşa’daki evlerine gittim.

Biraz hoş sohbetten sonra Engin abi konuyu açtı.

Engin Cezzar – Gülriz Sururi tiyatrosu olarak ünlü Fransız şarkıcı Edith Piaf’ın hayatını anlatan Kaldırım Serçesi adlı oyunu sahneye koyacaklardı ve bu oyunda benim de Yves Montand rolünde yer almamı istiyorlardı.

Günah çıkarmam için elime harika bir fırsat geçmişti.

Sıra alacağım ücret konusuna gelince…

“Engin abi hani İzmir turnesine giderken başrollerden birini oynadığım için sizden bazı ayrıcalıklar istemiştim ya, bu konuda o günlerden beri büyük pişmanlık içindeyim. Çok utanıyorum. Beni affetmeniz için hiç bir para dahi talep etmeden bu oyunda seve seve yer alırım” diye anlatmaya başlamıştım ki Engin abi söze girip “hangi ayrıcalıklar, hiç hatırlamıyorum” dedi.

İnanamamıştım. “Engin abi nasıl hatırlamazsınız ben o günden beri her gün bu olayı hatırlıyor ve sizin benim için kötü düşüncelere sahip olduğunuzu ve bir fırsatçı olarak gördüğünüzü düşünüyorum” dedim.

Engin abi gülerek “vallahi her halde hakkın olan bir şey istemişsin biz de vermişiz ben hiç öyle bir şey hatırlamıyorum” dedi.

Yani ben nerede ise 10 yıl süre ile boşuna üzülmüş, kendimi kötü hissetmiş ve utancımdan her ikisinden de uzak kalmıştım.

Sonuçta iş tatlıya bağlanmıştı ve ben o gün o evden Kaldırım Serçesi adlı oyunda Yves Montand rolünde oynamayı kabul ederek ayrıldım.

Hayatım çok farklı bir yön almaya başlamıştı. Hem Demir Ticareti’ni bırakarak bambaşka ve beni heyecanlandıran bir iş koluna geçmiş hem de bir meslek olarak görmesem de Türkiye’nin en önde gelen tiyatrolarından birinde oyunculuğa başlamıştım.

Günlerim bir yandan yeni işimin ağır temposu içinde geçerken bir yandan da oyun provalarına gidiyordum.

Kaldırım Serçesi’nin Yönetmeni Başar Sabuncu, Müzik Yönetmeni Esin Engin, sanat yönetmeni Metin Deniz, koreografı ise Geyvan Mc Millan idi.

Gülriz Sururi’nin başrolünde olduğu oyunda Engin (Cezzar) abi herhangi bir rol üstlenmeyecek kadar objektif ve mütevazi davranmıştı.

Usta oyuncular Ali Sururi ve eşi Alev Sururi yıllarını tiyatroya vermis olmalarına rağmen sanki dün başlamış kadar amatör ruhluydular ve tüm oyuncuların birbirleri ile yakın bağlarda olmalarını sağlayan bir katalizör görevi üstleniyorlardı.

Kaldırım Serçesi
Kaldırım Serçesi
Oyuncuların büyük bölümü o günlerin politik ortamında solcu görüşleri nedeni ile Şehir Tiyatroları’ndan uzaklaştırılan Erdal Özyağcılar, Gökhan Mete, Erdinç Bora, Haldun Ergüvenç, Oktay Özbir gibi son derecede deneyimli isimlerden oluşuyordu.

En önemli rollerden birini oynayan Sevil Üstekin, eşi İsmet Üstekin ve Tiraje Sayılgan kuliste en yakın arkadaşlarım olmuştu.

Günümüzün en önde gelen fotoğraf sanatçılarından Lara Sayılgan, Edith Piaf’ın küçüklüğünü oynuyordu.

Daha sonraları Türk Sineması’nda üne kavuşan ama çok genç yaşta kaybettiğimiz Yılmaz Zafer de oyunda rol alan ve en iyi anlaştığım isimlerden biri idi.

Uzun süren provalardan sonra oyun 5 Kasım 1982 günü ilk olarak sahnelendi ve tüm Engin Cezzar – Gülriz Sururi oyunlarında olduğu gibi dolu gişe oynamaya başladı.

Gündüzleri işimde oluyor akşamları ise kendimi tiyatro sahnesinde buluyordum.

İş nedeni ile görüştüğüm bazı şirket sahipleri ya da yöneticilerinin seyirci olarak gelip de beni sahnede gördüklerinde nasıl şaşkınlık duyduklarını görüyor ama bu durumdan hiç şikayetçi olmadığım gibi çok da büyük keyif alıyordum.

Oyundaki en büyük keyiflerimden biri de oynadığım değişik karakterlerden sonra sahneye son kez çıkacağım “sarhoş denizci” rolü için üstümü değiştirdikten sonra hızla fuayedeki büfenin taburelerinde beni bekleyen Engin abinin yanına gitmek ve onunla bira içmek idi.

Oyunun tüm İstanbul temsillerinde yer aldım ama işlerim dolayısı ile turnelere gitmem mümkün olmadığından Ankara temsillerinde benim rolüm Haldun Dormen önderliğinde yaptığımız Mavi Yolculuk ekibinden biri olan arkadaşım Mustafa Alabora’ya verildi.

İş, Sanat ve daha fazlası için, benimle iletişime geçin.

Olcayto Ahmet Tuğsuz

Olcayto Ahmet Tuğsuz